this site the web

31 Ağustos 2011 Çarşamba

AŞK VE KAN - 4. BÖLÜM



Pearl beni görünce sevincinden ölebilirdi. Ve benide öldürecekti. O kadar sıkı sarıldık ki.
Kapının önünde duran James'i görünce bana bir gülüş attı ve ben bunun anlamını biliyordum -kim bu yakışıklı? Gülüşü-
"O... şey"
Diyerek gevelerken James lafa atladı saçmalamaması için dua ettim.
"Ben onun komşusuyum."
Gülmemek için kendimi zor tutuyordum aynı şey onun içinde geçerliydi.
Pearl elini uzattı ve memnun oldum dedi.
İçeri geçip oturduk ve sohbet etmeye başladık.
Pearl James'e benim ne kadar mükemmel, güzel, akıllı... Olduğumu anlatıyordu. 


D E V A M I İÇİN BAŞLIĞA TIKLA !


Sonunda sıkılıp;
-Pearl. Benimle mutfağa gel ve bir şeyler hazırlayalım. Dedim ciddi bir şekilde.
-Tabiki. Hemen döneriz James. Dedi
Onu çekiştirerek mutfağa götürdüm ve;
-Ne yapıyorsun sen?
-Neden? Yanlış bir şey mi yaptım?
-Adama benden bahsedip duruyorsun.
-Saf mısın sen? Çok yakışıklı bir adam. Ve sen safsan ben değilim arkadaşım. Adam sana aşık ve seni ona ayarlayacağım.
-Sakın. Sen kendine ayarla. Ben istemiyorum. Uğraşma benimle.
-Banane. Dedi ve konuşmadan tabaklara çerez koydu ve dolaptan 2 şişe içki çıkartıp elime verdi ve bende onları içeri götürüp oturdum.
Arkamdan Pearl'de geldi ve içkileri katıp tabakları uzattı.
-Neyi kutluyoruz? Dedim Pearl’e.
-Arkadaşlığı. Dedi ve göz kırptı.
James çok alışık gibi içkiyi saniyede kafasına dikti. Bense 2 bardağı yavaş yavaş içtim ve sarhoş olmama yetti.
Geceyi gülerek geçirdim ve sonunda James ile yola çıktık. James'in arabası vardı ama yürüyerek gidiyorduk.
Ayakta duramadığım için James belimden tutuyordu. Ve bende üşüyüp ona sarılmıştım.
Ne de romantik.
Eve vardık ve James beni odama çıkardı ama beni yatağa yatırıp yanıma oturdu.
-Sen uyumayacak mısın? Diye sordum sersem bir şekilde.
-Ben uyumam. Dedi ve güldü.
Sonra beni alnımdan öpüp üzerimi örttü ve;
-İyi geceler tatlım. Dedi.
-İyi geceler.
Sonra kulağıma eğildi ve ''Senden hoşlandım'' diye fısıldadı.
Bende güldüm ve;
-Owh. Bende diyip uykuya daldım.

JAMES

James dinlenmek amacıyla - ki yorgun değildi - kendini kendini koltuğun üzerine attı. Düşünceleri onu yoruyordu. Ne yaptığını zannediyordu ki? O bir vampirdi kimseyi sevemezdi. Ama sevmişti. Arkadaşları ona vampirlerin duygularının kapalı ya da geçersiz gibi olduğunu söylemişti buna inanıyordu taki Rachel'ı görene kadar. Rachel’ı hakketmiyordu. Ona bu yaptığı eziyetti ama James hayatı boyunca acımasız olmuştu.
Rachel'ın sarhoş hali aklına geldi ve güldü. Belkide biraz daha çabalarsa uyuyup insan olduğu zamanların rüyasını görebilirdi neden üz saçmalıktı. Odaya girince uyan Rachel'ı görebildi eğer bir vampir olmasa bulmasın? Huzursuzca ayağa kalktı ve Rachel'ın odasına gitti bu yaptığı yüzünden onu göremezdi. Vampirlik sadece süper-hız ve süper gözler getiriyordu. Bunlar dışında insanlara istediğini yaptırabilirdin. Mesela istese Rachel'ı kendine zorla aşık edebilirdi. Ne anlamı olurdu. Sevdiği kişiyi kuklası haline getirmek?

Rachel'ın yattığı yere doğru biraz yaklaştı. Çok derin uyuyordu onu bir bando takımı bile zor uyandırabilirdi diye düşündü. Elini istemsizce ona doğru hareket ettirdi ve birden çekiverdi. Bu saçmalığı son vermeliydi. Şimdi düşünmesi gereken tek bir şey vardı. Rachel'ı Drake'ten korumak. Drake'in geri gelmesine çok az kalmıştı.
Onu bu evden uzaklaştırmaya çalışırsa bir şey olduğunu kesinlikler anlardı Drake çok keskin bir zekâya sahipti.
Rachel'ın kıpırdandığını hisseti.
"Hayır, bana dokunma lütfen !" uykusunda bunları sayıklıyordu. Ve eminim rüyadaki kişi James'ti.
James'in ona karşı hiçbir şansı yoktu.

RACHEL
*Nerde olduğumu tam olarak anlayamamış ama ortam kesinlikle harikaydı.
*çok rahat yumuşak bir pufun üstünde oturuyordum ve her taraf yemyeşildi.
*Gökyüzü aşina olmadığım bir mavilikle parlıyordu.
Bu rüyayı kim bozabilir ki? Dememe vakit kalmadan saçlarım arasındaki eli hissetim. El yavaşça boynuma doğru iniyordu.
Yüzümü yavaşça ele doğru çevirdiğimde James'le karşılaştım.
"Bu bir kâbus mu ?" dedim.
"Hayır, kesinlikle gerçek. Belkide gelecekten bir parça" dedi ve sinsice güldü.
"Lütfen beni rahat bırak rüyalarıma sızmayı nasıl başardın sen ?"
"Sen beni aklından çıkaramamış olmalısın."
Rüyamda bile bir vampirle mi uğraşmak zorundaydım? Hayatım tamamen bir keşmekeşe dönüşmüştü ve James'in suratının yavaşça bana yaklaştığını hissetim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
"İstediğim şeyi."
Ne kadarda rahattı.
"Pekâlâ, buna son verelim…" dedim ve oturduğum yerden hışımla kalktım.
Bana doğru gelmeye devam ediyordu tanrım böyle bir rüyadan kurtulmak için okulda çevre kulübüne katılıp sloganlar bile atabilirdim!
Son çare olarak koşmaya başladım.
Koşarken tüm dünyam birbirine girdi. Gözümden annemle babam, pearl ve bunun gibi birçok şey geçiyordu. Hatta Eski sevgilim bile. Hepsi birer bir ruh gibi gözümün önüne gelip kayboluyordu.
Ama bu tüm şeylerin sonunda da James'in kolları arasına sıkışıp kendimi yeşil yumuşak çimlerin içinde bulduğumu hissetim.
Ağzını açmış beni sıkıca tutuyordu be yavaşça boynuma doğru..
"Hayır, bana dokunma lütfen!"
Bu feryadımdan sonra her şeyin parçalandığını hissetim.
Sonunda gözlerimi açabildim. Ve derin nefesler aldım. Bütün gecem gözlerim açık geçti, bir daha böyle bir rüyayı görmemek için…
Sonra bugünün pazartesi olduğunu hatırladım ve üstüme bir kot şort geçirip üstüne de üzerinde annemin bana doğum günü hediyesi olarak aldığı Mor-Siyah tişörtü giydim ve aşağı indim.
James elinde bir içki koltukta oturuyordu. Çok dağınık ve halsiz gözüküyordu.
-Günaydın Ja. Dedim.
-Sana da günaydın ama Ja nedir tatlım?
-James'in kısaltması canım. Dedim ve bir yere oturup ayakkabılarımın iplerini bağlamaya başladım.
-İstersen seni ben bırakabilirim? Başına bir şey gelmesini istemem dedi ve gülümsedi.
-Teşekkür ederim babacım ama ben büyüdüm. Dedim ve başka bir şey söylemeden okula gittim.
Sınıfa gittim. Herkes yerindeydi ve Pearl'de kızgın bir şekilde beni bekliyordu.
-Selam canım. Dedim.
-Bana söz verdin. Hani hep gelecektin. Yoksa komşun ile bir şeyler mi karıştırıyorsun?
-Hey. Ne diyorsun Pearl. Gelemedim. Meşguldüm özür dilerim.
-Sana çok kırıldım.
-Owh. Lütfen. Dedim ve Pearl'e sarılmaya çalıştım fakat o beni itti ve
-Üzgünüm. Sözünü tutmadın canım arkadaşım. Dedi ve başka bir sıraya geçti.
Her şey James'in yüzündendi. O olmasaydı tek arkadaşımı kaybetmeyecektim. Lanet olası vampir.
Günüm Pearl için üzülerek geçti. Ona her baktığımda göz göze geliyorduk ve Pearl bakışlarını başka yöne çeviriyordu.
Eve gittiğimde James'e tavrımı göstermek için kapıyı çarptım ve içeri girip çantamı fırlattım.
Sesi duymuş olmalı ki koşarak aşağı indi.
-Sorunun ne? Dedi.
-Sorun sensin lanet vampir. Tek arkadaşımı elimden aldın. Teşekkür ederim!
-B-ben ne yaptım?
-Beni rahat bıraksaydın arkadaşıma gidecektim. Senden korktuğum için...
-Sen benden korktun mu yani?
-İstersen öldür beni. Ama sana ağzıma geleni söyleyeceğim! Lanet vampir!
Diye bağırdım ve küçük masanın üzerindeki vazoyu James'e fırlattım.
O vazoyu eliyle tuttu. Gözlerinin içinde birden kırmızı bir parlaklık oluştuğunu hissetim. Fakat başka bir şey dikkatimi çekti. Alımlı ve hayat kadını gibi görünen bir kadın ve bir adam daha aşarı indi.
Adam beni görünce değişik bir şekilde güldü.
Ve bir el işaretiyle kadını içeri gönderdi.
"James, çok yanlış bir seçim yapmışsın dostum her zaman sakin olanları daha iyidir."
"Kimsin sen?" dedim.
"Ben Drake tanıştığımıza memnun oldum."
"Sende bir vampir misin ?"
"Sence?" dedi ve derken birden önümde bitiverdi.
"Ondan uzak dur Drake."
"Neden ?"   
"Bunu seninle konuşmadık mı?"
"Pekâlâ, ama kendimi tutabildiğim kadar." dedi ve hem çekici hem de korkunç olan bir kahkaha patlatıverdi.
Drake'in boyu James'ten biraz daha uzundu.
Çok çekici bir gülüşü ve kısa kıvırcık saçları vardı.
Lafa atladım ve
-Bu seni ilgilendirmez James. Eminim Drake ile iyi anlaşacağız. Dedim ve gülümsedim.
James'in benden hoşlandığını biliyordum ve bende ondan intikamımı böyle alacaktım.
Sonra James'i biraz daha sinir etmek için Drake'i yanağından öptüm ve odama çıktım.
Eminim James şuan sinirden çatlıyordu.
Ben kitap okurken kapım açıldı ve içeri James girdi. Ah. Lanet vampir.
-Ne var Ja? Dedim gülmemeye çalışarak.
-Ne yaptığını sanıyorsun?
-Hiçbir şey. Arkadaş ediniyorum. Senin bozduğun arkadaşımın yerine. Dedim ve göz kırpıp yanına gittim.
- Onunla arkadaş olamazsın. Dedi ciddi bir şekilde.
-Olurum. Ne zamandır babam oldun?
-Baban değilim ama...
-Ama? Bak söyleyemiyorsun. Hiçbir şeyim değilsin. Olmadığın içinde daha fazla hayatımın içine edemezsin.
-Bana bak. Dedi ve yumruğunu sıktı.
Yüzüne daha fazla yaklaştım ve
-Baktım. Şimdi ne olacak? Dedim ve kahkaha attım.
Cevap vereceğini sandım ama o sarılıp beni öptü.
Aslında bu hoşuma gitmişti ama bunu yapamazdım. Bu yüzden yüzüne tokadı yapıştırdım ve salona indim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies