this site the web

3 Ekim 2011 Pazartesi

Aşk Ve Kan 5.bölüm



 5 . B Ö L Ü M İ Ç İ N B A Ş L I Ğ A TIKLA !


5. BÖLÜM
Aşağıda Drake ve kız arkadaşını görebiliyordum.
Kız Drake'e resmen kur yapıyordu fakat Drake sadece gülmekle yetiniyor ve başını okuduğu kitaptan kaldırmıyordu.
Beni görünce gazeteyi odanın ortasındaki masanın üzerine atarcasına koydu.
"Merhaba."
Dedi.
"Merhaba." diyerek karşılık verdim. James çok şey söylemişti ama ondan soğumamıştım Belkide intikam isteğimden dolayı olsa gerek. Ama şu an onunla ilgilenemezdim çünkü bir an evvel Pearl'ün gönlünü almalıydım.
Ben dışarı çıkmak üzere çantamı sırıtma alırken Drake'in yanımda bittiğini ve elini saçlarımın üzerinde dolaştırdığını fark ettim. Sanki dün gece ki rüyadaydım. Tek fark kişi ve yerdi. Çok şey değiştirirdi ama ikisinin de sonu hüsrandı.
"İzin verir misin Drake ?"
"Neden olmasın?" dedi ve sanki üzerimde bir çizgi çizercesine ellerini üzerimden çekti.
Koşarcasına evden çıktım.
Yapmam gerekenler Listesinde en başta; 1)Starbucks'a git ve Pearl'ün favori atıştırmalıklarından al.
2)Pearl'ün gönlünü almak için çok özel olmak gerekir bu nedenle arkadaşlığımızı simgeleyebilecek bir aksesuar bul.
3)Sonra koşarak Pearl'e git ve af dile.
Yüzüm güler bir şekilde Pearl'un evine gittim. Tam kapıyı çalacaktım ki camdan içerisi görünüyordu. Canım arkadaşım ne yapıyor diye bakmak istedim ve gözlerimi cama çevirdim.
Pearl'un yanında sınıfın havalı kızlarından Rebecca vardı. İnanamıyorum! Ben onu kırdığım için üzülürken o başka kızları evine alıp eğleniyordu.
Bunu görünce suratım asıldı ve aldıklarımı kapının önüne bırakıp ağlayarak eve gittim.
İçeri girdiğimde James ve Drake oturuyordu. O kız yoktu.
Onlarla konuşmadan koltuğun birine oturdum ve kulaklıklarımı takıp müzik dinlemeye başladım.
Sanırım uyumuşum ve kendimi birinin kucağında buldum.
Bakmak için gözlerimi araladığımda James'i gördüm.
Gözlerimi aralayıp sessizce ''İndir beni.'' dedim.
O da bir şey demedi ve beni yere indirdi.
Çantamın yerde olduğunu fark ettim ve onu yerden alarak odama çıktım.
Aklım her şey ne kadar çabuk değişti düşüncesiyle uğraşıp duruyordu.
1 ay önce anne ve babamı kaybettim, 1 arkadaş kazandım ve onun evinde kaldım, daha sonra babannemden bana bir ev miras kaldı bir de köpek, aman tanrım köpek!
Buffy neredeydi?
En son onu odamda görmüştüm galiba başka bir yere gitmemiş olması dileğiyle odama koştum.
Rahatlıkla doldum, Buffy yatağımın üstünde uyuyordu.
Kaldığım yerden düşünce karmaşama dönebilirdim.
Sonra... Büyükannemden kalan evde bir Vampir yaşadığını öğrendim ve onun tehdidi üzerine onun olduğu evde kalmaya başladım.
Bunun gibi saçma -ama gerçek- şeyleri düşünürken yatağımdan Buffy’i aldım ve onu odamda yerde duran köpek yastığının üstüne koydum.
Biraz homurdandıktan sonra yeniden uykuya daldım.
Daldı.
Çantamın içinden yapılması gereken bir ödevi çıkarttım ve onu yapmaya başladım. Tarihle ilgili saçma bir ödevdi işte.
Bunu yaparken kapının önünden geçen James ve Drake'in seslerine şahit oldum.
"İnan bana dostum onu kendine bağlamadığın sürece ona dokunmak isteyecek olan birçok kişi olabilir ve sen asla sana ait olduğunu savunamazsın çünkü onu ısırmadın ve aranızda vampirlere özgü bir bağ yok."
"Kes sesini Drake bu seni ilgilendirmez."
"Sadece uyarıyordum. Ayrıca bir vampir için fazla güçsüzleşmeye başladın."
Dedi ve güldü bu sanırım Drake'ti ve benden bahsediyorlardı.
"Bunu bir şaka olarak algılıyorum çünkü her an 300 yıllık yaşamına bir son getirebilirim."
''Bu halinle mi? '' dedi ve kahkaha attı Drake.
''Dostum. Tek şey söylüyorum. Toz ol. ''
Drake bir şey demedi ve gitti.
Ben James gelecek mi diye beklerken telefonum çaldı.
Arayan Pearl'du.
-Alo? Dedim.
-Rach. Seni çok özledim. Özür dilerim.
Dedi Pearl.
-Bu şimdi mi aklına geliyor? Seni Rebecca ile gördüğümde... Nasıl hissettiğimi bilemezsin Pearl.
-Özür dilerim canım arkadaşım. Bunu yarın buluşup konuşabiliriz.
-Olabilir. İyi geceler. Dedim ve telefonu Pearl'un suratına kapattım.
Kimseden ses gelmiyordu. Hazır etraf sakinken aşağı inip film izlemeyi düşündüm ve ayıcıklı pijamalarımı giyip hem film izlemeye hem de bu gece salonda uyumaya karar verdim.
Aşağıya indiğimde etraf çok ıssız görünüyordu. Ama ışığı açtığımda James'in orda olduğunu fark ettim.
Onu görünce yönümü değiştirdim elimde bir yastık vardı ve ondan kurtulamayacağımı anlamıştım.
Seninle konuşabilir miyim?
"evet" dedim.
Lütfen gel ve yanıma otur.
Ben onu dinlemedim ve ona uzak olan bir koltuğa yerleştim.
"Sana istediğim her şeyi yaptırabilirim."
"Vampir Günlüklerinde Damon'ın yaptığı gibi mi yani?"
"O da kim?"
"O da bir vampir."
"Ben ve Drake'ten başka bir vampir mi tanıyorsun yani ?"
Dayanamayıp kıkırdadım.
"Hayır, ben bir diziden bahsediyorum."
"Genç kızlar ve onların vampir aşkları."
"Ben vampirleri sevmiyorum. Bu eve geldiğimden beri."
"Pekâlâ, buradan gidebilirsin."
"Anlayamadım?" gözlerim istemsiz olarak kocaman açılmıştı. James'in gözlerinin derinliklerinde bir kararsızlık vardı.
"Bu evde kalmak zorunda değilsin. Gidebilirsin ."
Sevinsem mi? Üzülsem mi? karar veremedim. Evden gidersem James'ten ve Drake'ten bu keşmekeşten kurtulurdum. Ayrıca evsiz kalırdım çünkü telefonu Pearl'ün yüzüne kapatmıştım. Lanet olsun!
Sanırım pis bir otel odasına tıkılmak zorundaydım.
"Çok teşekkürler." dedim ve sevindiğimi göstermeye çalışarak güldüm.
James'in oturduğu yerden geçip odama çıkacaktım ama ben tam giderken kolumu tuttu.
"Bir şartım var. Kanını tatmam gerek. "
-Ne? Dedim şaşkınlıkla.
-Kanını tadacağım. Yoksa gidemezsin.
Ne cevap vereceğimi bilmiyordum. Bu normal bir şey değildi. Yani kan bağışlamak gibi bir şey değildi.
Sonunda kararımı verip
-Tamam. Dedim.
Aslında bu evden hem gitmek hem de gitmemek istiyordum. James'ten hoşlanıyordum ama bu evden nefret ediyordum.
Ve vampirlerden. Ama James farklı geliyordu.
Sonra James'in boynuma yaklaştığını fark ettim.
Ben yerimde titriyordum.
Eğer Pearl bir vampirin beni ısırdığını duysaydı ya da görseydi ne olurdu düşünemiyordum.
James dişlerini değdirince çok garip hissettim. Gözlerimi kapattım ve bunun acısız olacağını düşündüm.
Sonra James sivri dişlerini boynumun içine geçirdi ve vücudum uyuştu.
Kanımı emerken -bu iğrenç bir terimdi- bana sarılıyordu. Sanki bunun bir sebebi varmış gibi geliyordu ama ne olduğunu bilmiyordum.
Artık bayılacak gibi olduğum için ondan uzaklaşıp kendimi koltuğa bıraktım.
-İyi misin? Dedi James yaklaşarak.
-İyiyim. Sorun yok.
-Gidecek misin?
-Evet. Dedim.
Boynumdaki kanı her hissettiğimde daha garip oluyordum
Sonra toparlanıp kalktım ve
-Gidiyorum. Dedim
Odama çıkarken Drake ile karşılaştım ona boynumu göstermemeye çalıştım ve pek konuşmadım
Eşyalarımı topladım ve aşağı indim.
James kapıda dikelmiş bekliyordu.
-Neden bekliyorsun? Dedim gözlerinin içine bakarak.
-Seni bırakacağım.
Dedi.
-Owh. Olmaz. Ben giderim.
-Ben götürürüm. Dedi. Ses tonundan dolayı bir şey diyemedim ve başımı sallamakla yetindim.
Arabaya bindik ve kalacağımız otele geldik
İşlemleri tamamladı ve beni odama kadar bıraktı.
-Hoş çakal. Dedim. Gözlerim dolmuştu. Şuan ona sarılmak istiyordum
-Ne yani? Hoş çakal mı? Bu bir daha görüşmemek üzere mi oluyor dedi?
-Bilmiyorum. Dedim sonra içimden ''umarım görüşürüz'' diye fısıldadım
Ve odama girip kendimi yatağa attım.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies