this site the web

30 Aralık 2011 Cuma


Bugün okula gidecektim. Kendime biraz bakmalıydım.
İlk önce sıcak bir duşa girdim Daha ortalıkta kimse yoktu.
Bundan faydalanıp üzerime siyah sade bir tişört ve altına bir jean giydim.
Dolabımda bulduğum spor ayakkabılarıda giydim ve yıpranmış saçlarımı güzelce tarayp düzleştirdim ve at kuyruğu yaptım.
Çantamı hazırlayıp aşağı indim ve James'in uyanmış olduğunu gördüm.
-Hey, Nereye böyle erkenden? Dedi ve yanıma dikildi.
-Pearl'den bir kaç parça eşyamı alacağım ve okula gideceğim sonra da ikimize yeni bir ev bakacağım.
-Ciddi misin? Ne evi? Hemde ikimize.
-Drake'in yüzünü görmeyi istemiyorum.
-Başka bir eve gitsen de ondan kurtulacağını sanmıyorum. Ben yüzyıllardır kurtulamadım. Dedi ve güldü.
-Kurtulabileceğimi düşünüyorum. Dedim ve kapıya yöneldim.
-Saçmalama bebeğim! 
-Unutma. Okulda öğretmensin.
Dedim ve çıktım.
Şimdi ilk işimiz Taksi bulmaktı.
Yola çıkıp biraz bekledikten sonra Taksiyi buldum ve bindim. Taksici çok korkutucu bir tipe sahipti.
-Nereye?
Adresi adama uzattım. Kiracı kiralayacağım evin bir kat üzerinde oturuyordu.
15dakika kadar bir süre sonra vardık.
Aynı resimde gördüğüme benziyordu apartman.
Taksiciye ödeme yaptıktan sonra arabadan indim ve gidip 3. katın kapısını çaldım.
Apartman 6 kattı.
Kapı açıldı ve merdivenleri çıkmaya başladım.
Merdivenler çok şekilsizdi hatta bir an düşecek gibi oldum.
3. Kata varınca orta yaşlı bir kadınla karşılaştım. Sanırım kiracıydı. Birazcık suratsızdı ama bu benim için önemli değildi.
-Merhaba siz Bayan Maria olmalısınız dedim ve elimi uzattım el sıkışıp konuya girdim. 
-Ben evi kiralamak istiyorum.
-Anlamıştım. Kaç kişi.
-İki.
-Kız arkadaşlar olarak mı?
-Imm… Hayır Erkek arkadaşımla.
-Anladım bu sana biraz pahalıya patlayacak küçük hanım. Kirayı nasıl ödeyeceksin annen baban mı yollayacak?
-Onlar vefat etti efendim. Çalışarak ödeyeceğim.
-Hmm...
-Ne diyorsunuz efendim? Evinize çok iyi bakarım, lütfen ...
-Pekala. Aslında bunu yapacağımı hiç düşünmezdim ama annen ve baban olmadığı için... Bekle bakalım…
Kadın birkaç saniye sonra bir anahtarla geldi.
-İşte evin anahtarı. Sanırım İnternetten gördün. Orada belirttiğim 
kirayı her ay ödeyeceksin ama en küçk gecikmede kapı dışarı olursun.
-Ahh, tabii dedim. Ne iyi kadın ama!
-Çok teşekkürler dedim ve oradan ayrılmak üzere bir adım attım.
-Hey küçük hanım geceleri dışarda çok dolanma bu aralar şu vampir zırvalığı var. Bilirsin ya asla evimde polis falan görmek istemem dedi ve kıkırdadı. Dünyanın en soğuk ev sahibi bana -vampirler- hakkında bir şaka yapmıştı. 
Acaba yeni kiracılarından birinin vampir olduğunu biliyor muydu?
Umarım öğrenmezdi.
Çünkü öğrenirse kapı dışarı olmaktan daha kötü şeyler olabilirdi.
Sonra Pearl'e gitmem gerektiğini hatırlayarak evden çıktım ve baam!
Taksim gitmiş!
Şimdi yeni bir taksi bulmak zorundaydım.
Yarım saat bekledikten sonra bir taksiyi durdurdum ve Pearl'ün evine gittim.
Sanırım artık taksinin numarasını ezberlemeliydim Kapıyı çaldım ve bir kaç saniye sonra pearl kapıyı açtı.
-İnanamıyorum! Rach! Dedi ve bana sarıldı.
Pearl'ün kafasında bir havlu vardı sanırım duştan çıkmıştı.
-Şey... Ben birkaç eşyamı alacağım.
-Tabi ki. İçeri gir. Dedi bende içeri girdim ve onunla pek konuşmadan odama çıkıp köpeğimi ve okul eşyalarımı alıp Pearl'ün yanına indim.
-Burada kalmayacak mısın?
-Üzgünüm kalamam pearl. Benim bir artık bir evim var.
-Vampirlerin evi senin evin mi oldu artık?
-Hayır. Başka bir ev kiraladım.
-Ziyaretine gelmem de sakınca varmı?
-Aslında...Gelemezsin.
-Neden? Artık beni istemiyor musun? Yakışıklı vampirlerin sana arkadaşlık yapıyorlardır tabi.
-Pearl! Çünkü o evde James ile yaşayacağım. Seni onlardan uzak tutmaya çalışıyorum. Ve benimle şu vampir hastalığını atıp da konuş canım arkadaşım!
Dedim ve elim dolu bir şekilde dışarı çıktım. Şükürler oslun bu sefer taksim gitmemişti.
Bu sefer ona okula gitmesini söyledim.
Pearl sinirimi artık çok bozuyordu onu korumaya çalışıyordum.
O da bir vampir avcısıydı.
Vampirleri mi saçma ve iğrenç buluyordu!
Sonra okula geldiğimi farkederek taksici adama bir miktar para uzattım ve okula girdim.
Sanırım James çoktan burdaydı çünkü bahçede öğretmenlerle sohbet ediyordu.
Okula girdim ve okulu özlediğimi fark ettim.
James'in bana doğru koşup konuşmak istediğini her halinden anlamıştım. Ama o benim öğretmenimdi sonuçta.
Müdürün odasına çıkıp ona açıklama yapmak zorundaydım. Okula neden gelemediğim için.
Odaya çıktığımda kapıyı tıklattım ve müdürün girebilirsinizi ardından okula girdim.
-Merhaba Bay Green.
-Ohh Rachel. Hoş geldin. Seni birkaç gündür okulda göremüyoruz. Umarım geçerli bir mazeretin vardır.
Bay Green uzun boylu zayıf bir adamdı 40 yaşlarındaydı ama saçlarının arasında hafif beyazlar vardı. İnce köprülü bir burnu vardı. 
-Evet efendim öyle. Ben ve evinde kaldığım arkadaşım biraz kavga ettik ve bu nedenle ortada kaldım. Bu nedenle Otelde kaldım ve kendime bir ev bulana kadar okula gelmedim
-Ama şimdi buldun değil mi? Benden yardım istemek için mi geldin? Ayrıca Kucağındaki köpekle derse giremezsin.
-Hayır efendim sadece neden gelmediğimi belirtmek istedim. Ayrıca onu tamamen unutmuşum.
-En iyisi sen bugün de okula gelme yarın düzenli olarak başlarsın ne dersin?
-Evet bu çok iyi olur teşekkür ederim Bay Green.
-Önemli değil Rachel arkadaşlarından kaçırdığın konnuları tamamlamayı unutma. 
Pekala tabii. Dedim ve zafer kazanmış bir ifade sırtımda kitap dolu çantam ve elimde Buffy'le müdürün odasından ayrıldım.
Sonra kitaplarımı okul dolabıma koymaya karar verdim ve koridorda yürümeye basladım.
Okulu çok özlediğimi tekrar tekrar fark ettim ve kitaplarımı düzgünce yerlestirdikten sonra sınıfıma gittim ama James'ten baska kimse yoktu.
-Hoşgeldin Rachel. Dedi ve benden önce kapıya yönelerek kapıyı kilitledi.
-Ben sınıfımı bir görmek istedim de.
-Öyle mi?
-Evet.
-Ev tuttun sanırım. Ve Pearl'e gittin. Elin doluda. Ddedi ve gülümsedi.
-Evet gittim, evide tuttum. Artık beraber yaşayacağız.
-Düşünelim.
-Seninle aynı evde kalacağım hiç aklıma gelmezdi.
-Benimde sana aşık olacağım hiç aklıma gelmezdi.
-James… Yani öğretmenim. Okuldayız.
-Ama kapı kilitli. 
-Evet ama-
-Dün beni öptün Rachel. Şimdi bana öğretmenim mi diyorsun?
Burası okul her şey farklı.
-Hayır değil.
-Kapıyı açar mısınız? Gitmem gerek.
-Peki. Evde görüşürüz Rachel.
-Görüşürüz. Dedim ve James kapıyı açtıktan sonra rahat bir nefes alarak dışarı çıktım çünkü kapı kilitli olsa bile biri duyacak diye korkudan ölüyordum.
Birkaç arkadasımla da konustuktan sonra benim anlayışlı taksi şöförüme ona James'in evini tarif ettim. 
Ama şuan evde Drake vardı eminim.
Bunu aldırmayarak okula bir gülümseme ile kirlenmiş camdan bakıtm ve eve gittim.
Tahmin ettiğim gibi içeri girdiğim anda Drake beni karşıladı.

O yanımdayken ev ya da Pearl'ü düşünmemeliydim.
-Ovv… Rachel Hoşgeldin.
-Seninle konuşmayacağım.
Dedim ve kapıdan içeri geçtim.
-Ama konuştun.
-Hayır sadece bildirdim
-Şu an da da konuştun.
Ne kadarda sinir bozucuydu.
Benimle bir hareket ediyordu ve her an ona çarpabilirim diye çok korkuyordum… Korktuğumda oldu. Ya da zaten o bunu kasıtlı olarak yaptı diyelim.
Buffy'yi yere bırakırken birden arkamda olduunu fark etmedim ve arkama doğru dönünce onunla yüzyüze geldim.
Aramızda 1cm uzaklık en fazla vardı.
Bu işkenceden kurtulacağım yani burdan James'le bir gideceğim için çok mutluydum.
-Drake, dost olmaya ne dersin?
-Ahh neden olmasın dedi ve benden biraz uzaklaştı.
Dost olarak muhabbetde edebiliriz Dedi .
-Öyle olsun dedim. Bunu kendime fayda olarak çevirecek ve vampirler daha fazla bilgi toplayacaktım.
Buffy'yi kucağıma alıp bir pufa oturdum.
-Ayakta kalma Drake dedim alaycı bir ses tonuyla. 
Bunun üzerine bana en yakın olan yere oturdu. Hah.
-Burada sizden başka vampir var mı ?
-Hayır ama bildiğin gibi vampir avcısı var.
-Diğerleri nerede?
-Fazla yok zaten. Ama yapmak istersek yaparız tabiki.
-Sakın. 2 vampir yeter.
-Niye sürekli benimle sinirli bir şekilde konuşuyorsun?
-Bunu sen sağlıyorsun. Gıcık gülüşün beni delirtiyor.
-Seni delirtiyorum yani. Bunu sevdim.
-Tanrı aşkına Drake! Seninle bi dost gibi konuşulmuyor.
-Ben seninle bir dost gibi konuşamıyorum.
Çünkü ben seninle dost olmak istemiyorum.
-Ah yine aynı konu. 
-Seni James'ten daha çok istiyorum. Her şeyden çok…
-Çok beklersin. 
-Onu öptün mü?
-Bunu o mu söyledi?
-Evet sevinçten uçuyordu.
-Hm.
-Bende bir elveda öpücüğü istiyorum…
-Sıkıldım senden. Saçmalama artık.
-Ne yani bir elveda öpücüğü bile alamayacak mıyım?
-Elveda öpücüğümü?
-Yeni evine gidiyorsun ya.
-Ahh ben onu düşünmedim ki.
-Bir kere düşündün.
-Of!
-Yoksa James'e söylerim.
-Tehdit ha.
-Hadi Rachel bir kere. Aramızda kalacak. Cidden.
-Hayır bunu yapmam.
-Ama ben yaparsam....
-Sakın!
-Yoksa duramayacağından mı korkuyorsun?
-Drake- demeye kalmadan drake'i dudaklarıma yapışmış bir şekilde buldum.
James'e söylerse daha kötü olurdu
Ona güvenmeyi deneyebilirdim.
Bu sefer.
Saniyeler sonra ;
- Şükürler olsun! 
-Aramızda kalacak.
-Tamam Dedim.
*
Odama hızla çıkmıştım. Pişmanlık hissediyordum ama bunu engelleyemezdim. Hatta onu biraz daha kızdırsaydım daha fazlasını bile yapabilirdi.
James'e söyler miydi? Bence 
İçindeki zafer duygusu Drake'i daha da heveslendirmişti. Benden istediğinin bir kısmını almıştı ama çok küçük bir parçaydı bu. Kesinlikle beni bununla her sefer tehdit edecekti. Bunu engellemek için James'e ondan önce ben söyleyecektim.
DRAKE
İçindeki zafer duygusu Drake'i daha da heveslendirmişti. Rachel'dan istediğinin bir kısmını almıştı.
Rachel diğerlerinden farklıydı, diğer kızlar Drake için sadece bir kan torbasıydı ama Rachel daha farklıydı. Ama bu onun kanını istemediği anlamına gelmezdi. Rachel ve James belki gidecekti ama geri geleceklerdi. Çünkü Drake'in planları vardı. Ve bu planlarda Kırmızı Avcı ona yardımcı olacaktı.
Onu bir şekilde kendine çekecek ve sonrası ise Rachel'ı kazanacaktı. Planın üstünde biraz çalışması gerekti tabii.
Drake boşluktaydı yapacak hiçbirşeyi yoktu sadece Rachel'ı düşünüyordu . Ayrıca Şu Avcıda aklının bir köşesinindeydi.
O kız da göründüğünden fazlası vardı.
Belki de Drake'i öldürmeye yetecek kadar fazlası.
Drake, Rachel'ın telefonunun hala onda olduğunu hatırladı ve odasına gidip telefonu karıştırmaya çalıştı.
Dokunmatik telefonu kullanırken zorlanmıştı. Drake teknolojiyi hiç anlayamamıştı zaten.
Rehber'den Avcının adını aradı. Pearl... Adı Pearl'dü.
Onu arayacaktı.
İlk denemesi başarısızdı. Kız telefonu mesaj moduna almıştı.
İkinci üçüncü dördüncü beşinci... Drake'in tüm denemeleri Başarsızdı Ta ki onuncu kez deneyene kadar. Kız Telefonu Şaşkın bir sesle "Rachel!" diye haykırarak açmıştı.
-Aslında ben o değilim.
-Sen kimsin?
-Drake. Şu öldürmeye çalıştığın.
-Rachel'in telefonunun sende ne işi var?
-Biraz evcilik oynadıkta .
-Anlamadım?
-Bilirsin işte. İki insan ve dudaklar.
-Ne? O seninle...
-Evet.
-Ya James? 
-Onun haberi yok tatlım. Neyse asıl konuya gelelim.
-Evet?
-Rachel James ile yeni bir evde yaşayacak.
-Biliyorum.
-Onu istiyor musun?
-Evet O benim arkadaşım. Ve onun bir vampirle olmasına katlanamıyorum
-Tahmin ettim.
-Benden ne istiyorsun?
-Senin de istediğin şeyi. Rachel'ı.
-Sen bir vampirsin. Seni öldürmem gerek seninle iş birliği yapamam.
-Dost olabiliriz. Birlikte James'i öldürebiliriz.
-Neden rachel'i istiyorsun?
-İstiyorum. Hemde çok. 
-Neden dedim?
-O kısmı seni ilgilendirmez.
Bana yardım edecek misin etmeyecek misin?
İşin sonucunda hem Rachel'ı alacaksın hemde bir vampir öldürmüş olacaksın.
Pearl bir dakika falan düşünüdkten sonra: Peki. Dedi.

-Hem senin için hemde benim için çok iyi olacak Avcı. Hoşçakal. 
Telefonun kapandığına dair bir bip sesi duyuldu. Bu kız en az Drake kadar kibardı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies