this site the web

10 Ekim 2011 Pazartesi

Aşk Ve Kan 6.bölüm

6. BÖLÜM



Küçük bir motele gelmiştim ve rezervasyon yaptırıp direk odama koşmuştum.


Kendimi bir kaç gün okula gidemeyecek şekilde hissediyordum.


Zaten eğer biri fark ederse hayatım yerle bir olurdu.


Bunu tek bir kişiye ne kadar korkuyor olsada anlatabilirdim. O da Pearl’du… Ama ben tam bir salak gibi Pearl'ün özrüne doğru karşılık veremedim ve yarın onunla bu yerle bir olmuş halimle buluşamam.


Belki onu buraya çağırabilirim.


Evet, en iyisi buydu.


Saate baktım Gecenin 12'siydi ve normal bir genç kız -ki ben asla normal değilim- bu saate erkek arkadaşının hayalini kurup uyuyor olmalıydı.


Bense biraz önce yaşadığım şeyden başka bir şey hatırlamıyordum.


Başka bir şey düşünemiyordum...


James'in beni nasıl bıraktığını hala anlayamamıştım.


James


James onu bıraktığına çok üzgündü ama aralarında artık bir bağ vardı. Onu her yerde bulabilirdi. Yani öyle umuyordu. Bu evde Drake ve o sinir bozucu kadın ile kalmak çok sıkıcıydı. Daha birkaç saat geçmiş olmasına rağmen Rachel'I özlemişti. Galiba onu seviyordu.


''Çok seviyordu.''


Rachel artık onun hayatının bir parçasıydı ve onu bırakamazdı.


James Rachel'I biraz olsun unutabileceğini ve hayata dönebileceğini düşündü ve eline bir kitap alıp okumaya başladı, televizyon izledi, ormana avlanmaya gitti... Ama hiçbir şey Rachel'ı düşünmesine engel olamıyordu. ''Hiçbir şey.''


Rachel


Yatağa uzandım ve James'i düşünmeyi bırakıp uyumaya çalıştım. Bu biraz zor olsa da sanırım bir saat falan sonra bunu başarmıştım.


Bilin bakalım rüyama kim girdi. James!


James ile şatoda konuşuyorduk.


- Ayrılmamalıydık. Dedi James bana bakarak.


-Sanırım. İtiraf etmeliyim ki sensiz zaman geçmiyor Ja.


-Ciddi misin?


-Evet tabiki. Biz... Birbirimize aidiz James.


Dedim gözlerinin içine bakarak. Onu çok seviyordum oradan ayrılmam büyük bir hataydı.


Onun da beni sevdiğine çok emindim.


-Seni seviyorum Rachel. Çok seviyorum.


Dedi ve kayboldu James.


Onu rüyada bile olsa görmek çok güzeldi. Bana beni sevdiğini söylemişti. Belki gerçekten söylerdi.


Umarım.


Aslında ilk olarak çok saçma geliyordu.


Onu tam olarak sevmediğimi düşünmüştüm ama kendime itiraf etmeliydim ki o mükemmeldi.


Yüz hatlarından saçlarına kadar insanda koşup sarılma isteği uyandırıyordu.


Kafamı bu düşüncelerden geri koymaya çalışırken telefonumun çaldığını duydum ve büyük bir güç sarfıyla ayağa kalkıp telefonu çantamın içinden aldım.


Arayan Pearl'dü. Açtım ve mırıldanırcasına "Alo" dedim.


-Hey Rach. Nasılsın? dedi Pearl.


Bir yandan esneyerek telefondaki Pearl'e cevap verdim. ;
-İyiyim. Sorun ne?


Pearl'ün sesindeki gerginliği hissedebiliyordum.


"Dinle Pearl ikimizde çok hatalıyız, senden tek istediğim bembeyaz bir sayfa açmak. Yarın Cheers Cheers Motel'e -ne kadar saçma isim buranın sahibini çok merak ediyorum.- gel."


"Motel'mi ?"


"Evet, çok uzun hikâye bu yüzden gelmelisin ya... Kendini her şeye hazırlayarak gel çünkü bu senin için kolay olmayabilir."


"A-anlayamadım.


‘’Gelince göreceksin ayrıca ben birkaç gün okula gelemeyeceğim."


"Yarın ilk fırsatta yanındayım. Ne olduğunu bilmiyorum ama iyiye benzemiyor kendine dikkat et ve senden çok ama çok özür dilerim."


"Ahh yapma ama iyi uykular Pearl..."


"İyi uykular Rach..."


Bir bip sesi ve telefon kapandı bu kısa konuşmadan sonra kendimi yine saçmalıklara -james aslında hiçte saçma değildi ama- vermemek için bir iş bulmaya çalıştım.


Sonra aklıma yarım kalan ödevlerim geldi. Tanrım! İlk defa ödevlerim olmasına bu kadar sevinmiştim.


Çantamdan hemen yarım olan ödevlerimi çıkarttım ve büyük bir istekle yapmaya başladım -bu size garip gelebilir-


On-yirmi sayfa ödev yapmak ne kadar zor ve zahmetli olsa da hiç değilse böylece düşüncelerimden kurtuluyordum ve daha huzurlu hissediyordum.


Şu mükemmel ödevlerimi bitirip saate baktım. Saat daha sabah 7'di.


Artık ödevlerim de olmadığı için tekrar JKalınames'i düşünmeye koyulmuştum.


Bana her ne yaptıysa bundan nefret ediyordum. Sevdiğini düşünmek bazen güzel olabilirdi. ''Bazen'' Benim gibi bir vampiri sevdiyseniz ya da imkânsızı bulduysanız sevdiğinizi düşünmek pekte hoş olmuyordu.


Şimdi James'in kollarında uyuyup ona sarılmak vardı.


Ah salak kafam. Neden buraya gelmiştim ki?


Ama James... Gidebileceğimi söylemişti.


Eğer beni çok sevseydi beni bırakmazdı.


Ah James.


Drake


Bu eve gelmeden önce her şeyin normal olduğunu hissediyordu ama James'in kızını gördükten sonra her şey değişmişti.
Eskiden olduğu insan gibi hissetmişti.
O kız Drake için hayattı ve eğer hayatı ellerinizin arasında tutmazsanız kaçardı aynı salak arkadaşı James'in yaptığı gibi.
James... Her zaman ondan daha iyiydi.
Onun beğendiği kızlarla James çıkardı. En güzel avları James bulurdu.
Hâlbuki Drake istese James'i yerle bir edebilirdi.
Edecekti de. Hem onu yerle bir edecek ve hem de Rachel'ı bir şekilde elde edecekti ama James'in onu ısırması işleri iyice zorlaştırmıştı.
Aralarında bir bağ vardı ve kızın yanına gidip ona herhangi korku verecek bir şey yapar ya da onların bağlarının kırılması için Drake ve Rachel'ın arasında bir ilişki geçerse James bunu çok rahat anlayabilirdi.
Drake'i bir insanın bu kadar değiştirmesi acayipti. Rachel'a hissettiği garip duygular yüzünden onun önünde arkasında dolaşıp istediği zaman ondan beslenmesine izin veren Naida'yı bir Rachel yüzünden ona yaptıklarının hepsini unutturup geldiği yere -yani bir vampir-sever barına- yollamıştı.

Belki elindeki her şeyi kaybedebilirdi. En yakın arkadaşı James'i bile ama Rachel'ı istiyordu ve bunun için her şeyi yapabilirdi. Ondan vazgeçmesini sadece ölüm sağlayabilirdi çünkü vampirler sadece bir kez aşık olurlar.

RACHEL
Sabah uyandığımda kendimi yerde buldum. Ah! Yerde uyumuşum. Doğrulduğumda belimdeki acıyı hissettim ve küçük bir ses çıkardım


Sonra belki bu bel ağrısından kurtulup biraz da rahatlarım diye güzel bir duş aldım.


Giyindikten sonra kapı çaldı.


Kahvaltı!


Ama kapıyı açtığımda kahvaltıyı değil karşımda Pearl'u buldum.


Ama saat çok erkendi.


Gülümsedim ve Pearl'u içeri aldım


Pearl girdiğinde hemen bana sarıldı.


-Çok mu özledin? Dedim ve güldüm


-Çoook. Dedi ve eliyle işaret yaptı.


-Bende seni özledim dostum dedim.


-Senden çok çok çok özür dilerim. Çok büyük bir hata yaptım. Affet beni.


-Pearl! Yalvarmayı kes! Sana sadece darılmıştım o kadar. Affedilecek bir şey yok.


-Tamam, o zaman. Dedi ve gülüp tekrar sarıldı.


Pearl'e olanları nasıl anlatsam bilemedim


Hiç iyi bir tepki vereceğini zannetmezdim ve James'i görürse çığlık atarak onu yumruklamayı dener ve kaçardı galiba


Ama saklamaktansa bu saçmalıklara katlanabilirdim


Ayrıca Pearl ondan nefret eder ve soğumamada yardımcı olurdu bir şekilde James'i unuturdum.


-Pekâlâ, Pearl şimdi sana bir şeyler anlatacağım…


-Evet, neden bu kadar gergin göründüğünü. Ahh bu arada senin şu yakışıklı komşunla nasıl gidiyor?


-Ahh Pearl konu tamda onunda ilgiliydi.


-Dur ben tahmin edeyim seni öptü mü?


-hayır… Evet… Ama.


-Evet ama...


-Ne o yakışıklı seni öptü mü? Süper bir şey bu.Sen ne yaptın peki?


-Şey. Ben tokat attım sanırım.


-Ne? Anlamadım! Rachel bunu nasıl yaparsın.


-Bak bilmiyorsun o bir...


-O ne?


-O bir vampir. Diye söyledim hemen. Umarım çok kötü şeyler olmazdı.


-Tanrım! Ne! Vampir mi? Bu yüzden mi bu çirkin yerde kalıyorsun?


-Evet... Yani biraz.


-Hm. dedi ve gözlerime bakmaya başladı.


-Pearl... Dedim sessizce.


-Yoksa sen ona...


-Pearl... Dedim ve ağlamaya başladım.


-Owh. Tamam. Tamam.


Pearl hemen bana sarıldı. Ben de ona sımsıkı sarıldım.


-Peki napacaksın? Dedi


-Bilmiyorum. Geri dönebilir miyim bilmiyorum? onunla karşılaşırsam ne olacak bilmiyorum..Onunla sevgili olursam nasıl yaşayacağım bilmiyorum. Dedim ve sustum.


-Rachel... Üzülme.


Diye Pearl bana teselli verirken birden kapı açıldı.


Kapıdan içeri oda servisi girdi ve bu benim 100 metre sıçramama neden oldu nerdeyse pearl'ün kucağına atlayacaktım. Gelenin James olabileceğinden korkuyordum


-Bayan kahvaltınız geldi buyurun dedi ve tepsiyi odadaki masaya koydu.


-Teşekkür ederim. Dedim ve adamın odadan çıkmasını bekledim.


-Oda servisinden senin kadar korkanı görmemiş Rach


-Tanrım...


-Pekâlâ, o adamdan hoşlanmıyorsun değil mi. Cevap elbette hayır.


-Aslında değil.


Pearl kıpkırmızı olmuştu. Dürüstlük saatlerindeydik nede olsa.


-Bir kan emiciden hoşlandığını mı söylüyorsun. Rach sen. Sen. Aklını kaçırmış olmalısın!


-Biliyorum. ama elimde değil işte..


Dayanamayıp Pearl'e sarılıp ağlamaya başladım ama o kollarıyla bana geri dönmedi ruhsu bir kütük parçasına sarılıyormuş gibi hissettim.


Sonra Pearl'ü biri aradı ve gitmek zorunda kaldı.


O gittikten sonra bende James'i fazla düşünmemek için sinemaya gitmeye karar verdim.


Dolaptaki eşyalardan bir şeyler aldım ve üzerime geçirdim.


Sonra otelden çıkıp en yakın sinemaya gittim.


Vizyondaki filmlerin konusu neydi bilin bakalım.


Tabi ki de vampirler.


Her şey her film vampirlerle ilgiliydi. Bu filmlere bakmamaya çalışıp başka filmlere yöneldim.


Sonunda bir komedi filmi buldum ve hemen biletimi alıp filme girdim.


...


Bir süre sonra film çok komik olmasına rağmen ben sıkılmaya başladım.


Hiçbir şey James'i düşünmememi sağlayamıyordu.


Sonra filme ara verildiğinde daha fazla dayanamayıp otele döndüm.


Otele geldikten sonra kendimi kazık gibi olan rahatsız yatağa attım ve olabildiğince uyumayı denedim.


Hâlbuki eskiden uyanık kalmaya çalışırdım.


Aklım Pearl'e kaymıştı artık benden soğumuştu.


James elimdeki her şeyi almıştı.


En yakın arkadaşımı, miras yıkıntımı, az da olsa derslere olan hevesimi, aşık olabilme özelliğimi.


Ulaşamayacağım bir kişiye aşıktım artık.


Nasılda bu kadar kısa sürece böyle aşık olmuştum ben?


Gözlerimi kapatınca otomatik olarak açılıyorlardı.


Tanrım tek dilediğim biraz uyku. Ve bu gönül yorgunluğunu atmak. Çok şey istiyorum sanırsam.


Evet, çok şey istiyordum. Uyku belki ama...


Sonra gözlerimi iyice kapatmaya ve rüyaya dalmaya çalıştım.


Sanırım başarmıştım.


Biraz sonra kendimi ağaçlarla dolu bir ormanda buldum.


Ve yine James...


-James! Diye sevinçle bağırdım.


-Gitmeni istememiştim. Dedi kafasını eğerek.


-Ama gitmemi söyledin. Burada kal diye ısrar etmedin Jay.


-Sana söyleyemedim. Dedi gözlerini bana dikerek.


-Üzgünüm. Bende gitmek istememiştim. Dedim ve gülümsedim.


-Ama çok kızmıştın. Zaten sürekli gitmek istediğini söylüyordun. Bende seni üzmemek için.


-Tamam. Boş ver. Sen iyi misin?


-Drake ile uğraşıyorum işte. Bide bilirsin...


-Avlanmak. Tamam.


-Çabuk cevap veriyorsun dedi ve biraz daha yaklaşıp yanımdaki ağaca yaslandı.


-Bekletmeyi sevmem. Dedim ve güldüm.


-Öyle mi? Ne tesadüf. Bende. Ama seni hep beklerim.


Dedi ve kayboldu.


Bunun üzerine gözlerim yavaşça açıldı ve yüzümde esen yumuşak rüzgârı hissettim. Ne garip Pencerenin kapalı olduğunu hatırlıyordum.


Pencerenin olduğu tarafa dönünce ardına kadar açık olduğunu gördüm. Ve odada baharatımsı bir parfüm kokusu hissetim. Tanıdık bir koku... James'in kokusu... Buraya mı gelmişti yani? Yoksa Pearl'ün dediği gibi "aklımı kaçırmıştım."


Bir daha uyuyamayacağım galiba.


Banyoya koşar adımlarla gittim ve küvetin sıcak suyunu açtım ve birazda soğuk ılık bir küvet çok iyi gelecekti.


Keşke o suyla beraber tüm sevmediklerim kafamdaki parazitler arınıp gitseydi.


Annem olsaydı ne yapardı acaba ? Ona bunu anlatamazdım sanırım...
Annem benim mükemmel bir kız olduğumu söyler ve yaz çiçeğim deyip beni anlımda öperdi. Keşke gelse ve beni yine öpse...


Üstümdekileri çıkartıp kendimi küvete bıraktım.
Ayrıca depoladığım gözyaşlarını da salıverdim.
Bu sefer annem içindi.
Annem beni bırakmasaydı ben şuan burda değil, evimizde mutlu mutlu oturuyor olacaktım. James'ten habersiz. Sakin ve huzurlu.
Ama ne yazik ki annem artık yoktu. Babam da...Onları kaybetmenin acısı her şeyden fazla yakıyordu canımı.Bitiryordu beni her sefer.


Ağlamaya devam ederek küvetin içinde yıkandım ve sonra giyinip pencerenin kenarına geçtim.


Dışarı baktım.


Ve James'in -aslında baba annemin- evi geldi aklıma.


Orda geçirdiğim bir kaç gecede yıldızlara bakma fırsatı bulmuştum.


Bir gece James'te benimleydi.

Gökyüzündeki en yakın yıldızların hep biz olacağını söylemişti.

Ve şimdi iki yıldız vadı gökyüzünde. Ama onlar... uzaklaşıyorlardı gittikçe.

Gözlerim doldu ama kendimi tuttum ve gece çok geç olsa da Pearl'ün evine gitmeye karar verdim. O beni ''artıık'' önemsemese de ben gidecektim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies