this site the web

26 Ekim 2011 Çarşamba

Bölüm 7






Pearl'ün evlerinin önündeydim
Derin bir nefes aldım ve rahatlamak için üç seferde verdim.
Kapıyı çalıp evi ayağa kaldırmak istemiyordum.
Pearl'ün odasının camını görebiliyordum.
Yereden küçük bir çakıl taşı aldım ve cama attım.
Beklediğimden kuvvetli bir ses çıktı.
Ama Pearl'ün uykusu çok ağırdı ve işe yaramadı.Bu sefer daha büyük bir taşı attı ve bu Pearl'ü uyandırmaya yetti.
Sarı saçları birbirinin içine girmişti ve mavi gözleri beni görünce şaşırmıştı. Ona tam bir aptal gibi el salladım .bir kaç dakika sonra aşağı indi ve uykulu gözlerle bana baktı.
-Hey. dedim ama o hey tam anlamıyla tükenmiş bir hey'di.
Aynı şekilde karşılık verdi.
-Ben sana geldim Pearl sen elimdeki son şans ve arkadaşsın. Beni kabul edebilir misin ?
-Tabii dedi . Ama konuşmasında eski eğlence neşe ve dahası artık yoktu
sadece dümdüz duygularını saklamaya çalışan bir ses . Tatmin olmuş gibi davrandım ve gülerek içeri geçtim.
-Rachel burda istediğin kadar kalabilirsin ama tek şartım var bu evin dolaylarında asla o vampiri görmek istemiyorum . Umarım beni anlamışsındır.
-Ta... bii...
Bu tatsız konuşma bittikten sonra eski yatağıma kavuştum bu azda olsa beni sevindirdi.
Rahat bir uyku çekmek umuduyla yattım.
Sabah Pearl'ün telefonunun müzikli alarmıyla uyandım.
Okul vakti..




Banyoya kendime çeki düzen vermek amacıyla gittim. Saçlarımı taradım ve buklelerine biraz sprey sıktım.
Üzerime beyaz bir gömlek üzerine kareli bir yelek ve altınada bir kot geçirdim. Giysilerim ruhumu yansıtıyordu.
Pearl'de banyoya teşrif etti ve bana sadece gülerek selam verdi. Ondan ayrılmadan önce her sabah bana sarılarak günaydın derdi.
Bunalrı düşünmemeye çalıştım ve sırt çantamı taktım. Kahvaltı etmeye niyetim yoktu.
Pearl'ün arabasıyla okula gittik. Ilk ders edebiyattı.
Sınıfta Pearl'le her zaman oturduğumuz yere geçtik..
Herkes şakalaşıyor ya da dedikodu yapıyordu..
Terri -hiç sevmeyeceğiniz kadar süper havalı tip- gözlerini bana kaydırarak voo doo bebekleriyle -bu Pearl'le benim onun yandaşlarına taktığımız lakap- birlikte bana bakıyordu.
Yanımıza geldiler ve Terri küçük bir kahkaha attı.
-Tanrım Rachel bu ne hal böyle 40 yaşında gibi görünüyorsun.
-Sizinle kouşmak istemiyorum.
Terri yavaşça bana eğildi ve;
-Bu bir konuşma değildi sadece laf atmaktı ve uslu kızlar atılan laflara cevap vermez! dedi ve bir kahkaha daha attı o sıra Edebiyat öğretmenimiz Emilia içeri girdi.


Emilia 50 li yaşlarda tecrübeli bir öğretmendi ve bugün hiç olmadığı kadar yüzü gülüyordu. Nedenini merak etmiştim çünkü normalde pek mutlu bir kadın sayılmazdı.
-Evet çocuklar bugün çok güzel birgün ! Bugün aranıza yeni biri katılıyor.
Sınıfın kapısından dışarı çıktı ve yanında Jamesle çeri geldi.
Aman Tanrım bu galiba bir kamera şakasıydı ! Öyle olmalıydı !




James öğretmenin yanına geçti ve konuşmaya başladı. Ama gözleri benim üzerimdeydi.
-Merhaba ben James. Öğretmeniniz size yardımcı olmamı istedi ve bende bunu hoş bir teklif bularak kabul ettim.
James'in burda olmasından bir o kadar mutlu ve bir o kadar da değildim.
Keşke daha farklı bir karşılaşma olsaydı.
Onu çok seviyordum ama okulda... Olamazdı!
Benim için geldiğini biliyordum.
Belki canımı acıtmak için belki beni sevdiği için.
Böyle dalmışken biri omzuma dokundu ve ; Zil çaldı Rach. diyip gülümsedi
Kafamı kaldırdığımda James'î gördüm.
-Oh. Özür dilerim. Bay. Bay. dedim ve sıramdan kalktım
Sonra James arkamdan seslendi ;
-Görüşürüz.
-Evet.Kesinlikle görüşürüz. dedim ve kantine gidip bir masaya oturdum. Kahretsin ki masam tam da Voo Do'ların dibindeydi.
Terri yavaşça kalktı ve gıcık bir yürüyüşle yanıma gelip oturdu.Ben bu kızın -Cadı daha iyi olur- her dakika konuşmak ya da onun yüzünü görmekten bıkmıştım, acaba neden bana takmıştı ?
- Onun öğretmenin olduğundan emin misin ?
-Anlamadım?
-James diyorum. Sana nasıl bakıyordu. Sende bakıyordun. Fark ettim.
-Saçmalama Terri. Ben sen değilim her önüme gelen erkeğe bakmam. Uslu kızlar bakmaz. Ama senin gibi çoktan A işaretini almış olanlar bakar tatlım. Ve bakmaktan fazlasını yaparlar diyerek elimdeki kolayı Terri'nin kafasından aşağı döktüm
Üstüne başına bakıp bir çığlık attıktan sonra -güzelim kıyafetlere yazık olmuştu- bana o kadar kötü baktı ki çoook korkmuştum gerçekten.
Herkes gülüyordu o sırada James yine ortaya çıktı ve bana sinirlice bakıp ; Benimle müdüre kadar geliyorsun. dedi
Ve kolumu tuttu.




Beni okul binasına götürdü fakat müdürün odasına değil.
Temizlik malzemelerinin olduğu odaya girdik ve ben bunu hiç istemiyordum..
-Süprizimi beğendin mi ?
-Ah tanrım ! Sen... Sen !
-Ben ... Ben ? dedi ve bana yaklaştı.
-Rahat bırak beni lütfen her an birileri gelebilir !
Hem sen nasıl okula girdin ? Vampir olmadan önce öğretmen miydin ?
Bunun ardından James bir kahkaha attı .
-Burada olmaktan memnun değilsen gerçekten müdürün odasına gidebiliriz ne dersin Rachel ?
-Hayır...
-Pekala. Memnun musun i?
-Hayır.
-Seni nasıl memnun edebilirim ?
O saçmalamaya devam ederken dün akşamki baharatlı parfümü hissetim . Tanrım gerçekten oydu !
Dün akşam odama giren oydu !
-Biliyormusun öğretmenlerin çok tatlı insanlar onları avucumun içine almam sadece 5 dakikamı aldı .
-Neden geri döndün ?
-Çünkü sende beni istiyordun. Gördüğün tüm rüyalar aslında senin zihninin içindeki gerçekler Rachel.
-O rüyalar sadece saçma hayal ürünleri James. Hatta Bay James..
sonradan ürperdim beni rüyalarımı nereden biliyordu ?
-Sen benim rüyamda ne gördüğümü nerden bilebilirsin ki ?!


-O rüyaları benim sana gördürdüğümden olabilir mi tatlım ? dedi ve güldü. Gülüşünü özlemiştim açıkçası...
-Ne? Sen... gerçekten rüyamda benimle misin ?
-Evet tatlım. Hep olacağım Dedi.
-James... Hadi artık...dersim başlıyacak.
-O zaman bugün benimle buluş.
-Yapamam.
-Beni sevdiğini biliyorum. Hissedebiliyorum,görüyorum.
Lütfen artık reddetmeyi bırak. bir gün benimle ol Rachel. Lütfen.
Aklımdan Pearl'ün korku dolu yüzü geçtikten sonra hayatımı kendim için yaşamaya ama yelkenleri hemen suya indirmemeye karar verip umutsuz bir -aslında umutlu- ; "Pekala" dedim.
James kibirli bir şekilde güldü.
Ondan hoşlanmamak mümkün mü ? Keşke insan olsaydı...
O sıra çalan zili duydum ve koşarak oradan çıktım. Benim çıkmamdan yarım dakika sonra James'in çıktığını fark ettim.
Sınıfıma doğru ilerliyordum. Ne dersi olduğu hakkında hiç bir fikrim yoktu. Tek düşündüğüm "o"ydu..
********
Dersler Çabucak geçtikten sonra Pearl'le evin youlunu tuttuk . Eve gelmemize çok az bir yol kalana kadar ağzımızdan en küçük bir ses bile çıkmadı.
Ama Pearl sessizliği bozdu.
"Dinle Rach, ben sadece seni seviyorum tamamı, bu nedenle olanlar aramızı açtı. Senin o adamla bir daha görüşmeni istemezken artık o adam neredeyse her gün derslerimize girecek.. Lanet olsun Rachel..."
Pearl'ün gözlerinden birkaç damla yaş düştü . "Ben.. Pearl, bilemiyorum bana zararsız geliyor.." ağzımdan kaçtığına lanet ettiğim bu sözcükler Pearl'ün acır bir ifadeyle bana bakmasını sağlamıştı.
"Rachel ne diyebilirim ki bu senin hayatın. Sadece dikkatli ol ve... Onu evimizden uzak tut." Aslında içimden bağırıp çağırmak istiyordum ama ben onun yerinde olsaydım aynı şeyi isterdim. "Nasıl istersen" dedim ve eve doğru yolumuza sessizce devam ettik.
Eve gittik ve hemen koltuğa yayıldık.
-Pearl? dedim korkarak. -Evet.dedi bana dönerek.
-Şey...Ben bugün dışarı çıkacağım.
-Nereye?
-Avukat ile konuşacağım.
-Bay Franklin'den mi bahsediyorsun?
-Tabiki.Söyleceği şeyler varmış.
-Beraber gidelim o zaman.Sonra da kız kıza eğleniriz. Olur mu? dedi gülümseyerek.
Eğer ona gelemeyeceğini söylersem üzülürdü ama bunu yapmak zorundaydım çünkü yüzünü bile görmek istemediği o vampirle buluşacaktım.
-Şey..aslında...biraz özel.Ama yarın gece çıkarız.Söz.
-Hm...Tamam bugünlük böyle olsun.Yarın beraberiz.
-Evet. dedim ve Pearl'e sarıldım. Bana kırılmıştı ama belli etmiyordu.Bunu anlamak kolaydı. Sonra giyinmeye çıktım..
Üzerime toz pembe bir tulum giydim ve beyaz bir kemer taktım.
Altınada beyaz kibar bir topuklu ayakkabı aldım ve saçlarımı düzleştirip Pearl'e hoşçakal dedikten sonra James'in evine gittim.
James sanki kapının önünde bekliyormuş gibi tam zili çalacakken kapıyı açtı ve kocaman bir gülümseme ile ; Hoşgeldin canım.Bende seni bekliyordum.


-Hoşbulduk.Evet,beklediğin belli.
-Neyse gidelim mi?
-Olur. Dedim ve koluma girip kapıyı çektikten sonra onun mükemmel ötesi üstü açık parlayan siyah arabasına bindik
.-Çok güzel olmuşsun. dedi ve gülümsedi. Ona baktığım her anda hayallere dalıp gidiyordum ama ona bakmamak mümkün değildi.
-Teşekkür ederim sende çok yakışıklı olmuşsun.Her zamanki gibi. dedim ve güldüm.
Ona iltifat ettiğimin biraz sonra farkına vardım ve açıkçası bundan utansam bile ona açık sözlü olduğum için kendimle gurur duydum.
-Bana iltifat ettin.Bu tarihe geçmeli. dedi ve kahkaha attı.
-Önünde tarihe geçireceğin daha önemli günler var.Sonsuz çok uzun.
-Evet sanırım öyle.Ve yalnızsan daha da uzun.Ama tabiki yalnızlığın verdiği acıdan kurtulma şansı var. ayrıca her sonsuz'un bir sonu vardır Rachel.


-Lütfen, bana burdada öğrenci muamelesi yapma . Okulumda öğretmen olduğun yetmezmiş gibi.
Onu yine güldürmeyi başarmıştım
Biz konuşurken arabanın nereye gttiği hakkında hiçbir fikrim yok James'e o kadar odaklanmıştım ki.
Gözlerimi ondan ayırmayı başararak yüzümü arabanın ön camına doğru döndürdüğümde gördüğüm rengarenk ışıklarla kaplı bir yol ve sol taraf ise ışıkların verdiği etkiyle sanki gök kuşağının sıvılaştırılmış hali gibi görünün hareketsiz bir deniz vardı.
Tanrım burada bu kadar güzel yerler olduğunu hiç bilmezdim.


-Sessizlikten sıkıldım. dedi James.
-Vampirlerde sıkılabiliyor yani ?
-Vampirlerde azda olsa insan sayılır. dedi ve bana çapraz bir gülücük attı
Bir kaç dakika sonra araba durdu.
Şu anda nerede olduğumuzu görmek için baktığımda tam denizin önündeydik ve Suyun üzerinde heybetli bir gemi vardı.
James arabadan indi ve benim için kapıyı açtı
.Üşüdüğümü hissetim ama eğer belli edersem bana sarılması ve benimde buna karşı olarak rahatsız bir duruma gelme ihtimalim vardı.
Gemiden iskeleye doğru bir merdiven vardı ve merdivenlerden yukarı çıkmaya başladık.
Gemi çok görkemliydi dışı Bembeyazdı ve iç duvarları Sarı kırmızı süslerle kaplıydı.
Uzun bir koridordan geçtikten sonra birçok iyi giyinimli - ben aralarında küçük bir çocuk gibi kalıyordum hepsinin üzerinde görkemli elbiseler vardı- çiftlerin yemekyediği bir salona geçtik tek boş olan bir masa vardı iki kişilik oraya yöneldik üzerinde isimlerimiz yazılıydı


"James&Rachel Çifti" .
-Vay canına . dedim ve şaşkın bir şekilde bakakaldım.
-Neden bu kadar şaşırdın?
-James&Rachel Çifti. Yazıyor.


-Öyle gerekmiyor mu?
-Biz seninle sevgili değiliz.
-Aslında... Neyse hadi masamıza geçelim dedi ve sandalyemi geri çekip beni oturttuktan sonra kendi yerine geçip oturdu.
Burda olmaktan dolayı mutluydum ama Pearl'e yalan söylemiştim ve bu beni çok rahatsız ediyordu.
-Bişey mi var Rach? dedi James bana dikkatlice bakarak.


-Hayır.Hiçbir şey yok.dedim ve gülümsemeye çalıştım ama emindim ki James bir şey olduğunu anlamıştı.
-Yalan söyleme.Sanki anlaşılmıyor.
-Gerçekten,bir şey yok.
-Tamam öyle olsun.dedi ve gülümseyip garsonu çağırdı.
Ve adını şuan öğrendiğim bir sürü şey söyledi.


-O söylediğin şeyleri kim yiyecek? dedim şaşkınlıkla.
-Sen ve ben tabiki. dedi bir kahkaha atarak.
-Ben o adlarını bile söyleyemediğim şeyleri yiyemem.


-Tamam hepsini yemezsin.
-Olabilir... dedim ve güldüm Ama içimdeki sıkıntı gitmiyordu.
Bir tarafım Pearl'ü ara ve doğruyu söyle diyordu diğer tarafımda eğer bunu yaparsan onunla arkadaş kalamazsın diyordu..
Şuan büyük bir zorluk içerisindeydim.


Ama ona yalan söylersem bu hep aklımda olacaktı. Ve bir gün doğru ortaya çıkacaktı.
O zaman her şey daha kötü olacaktı.
-James.. benim lavaboya gitmem gerek dedim .
"Tabii." dedi ve ben hışımla Garsonun birine tuvaletin nerede olduğunu sordum.
Geminin üst katındaydı. Hızlıca salondan çıktım ve Pearl'ü aramama aslında hiç gerek olmadığını anladım.




Pearl, buradaydı...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

 

W3C Validations

Cum sociis natoque penatibus et magnis dis parturient montes, nascetur ridiculus mus. Morbi dapibus dolor sit amet metus suscipit iaculis. Quisque at nulla eu elit adipiscing tempor.

Usage Policies